Kayıtlar

Haziran, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

SALYANGOZLAR

İnanmadığın şeyler için koyduğun hedeflere, atışların ıskadır. Söylemlerin ferah, geniş... yapıtların sıskadır. Vardır her şeyin mutlak bir sahibi veya sahibesi Tutsak olduğun mutsuzluklar, özgürlüğünün şaibesi Elinde tembel bir deste ve ümit yoksunu kozlar Beceriksiz bir hayal taciri ve satamadığı salyangozlar Betimleyebildiğin kadar yaz ve tasdik iste şu kalbinden Kalemimdeki muziplikler kiralıktır sahibinden Dünden razı aşıklar, bozuluyor bedelsiz bir çekle Zamansız gelmesin zaten , mümkünse Kasımı bekle.

KIRK SATIR

Dolu tarafından bakabilidiğin kadar , boştu elindeki bardaklar Yalanlarının pisliklerini ,  zannedersin ki inkarların paklar İkilemlerinde iklimlerin şaşırmış , güneş beklerken yağan karlar Düşmez kalkmazlarının gölgesinde , yıkılmak üzere duvarlar Gafil avlandım ey aşk ,  kendi dünyamda volta atarken Mahvettin belki tüm ahengi , beklenenden geldin erken Yatıya kalan misafir gibi, içimdeki gri hatıralar Siyah içindeki beyazları ayıklıyorum ben de bu aralar Kırk satırla öde bedelini, ver özgürlüğünü satırlara Düne hasret yeter artık , hazır mısın yarınlara ?

PANDORA

Saltanatın hükümsüz , kendi kasvetinde yüz , yolcu yok bu seferde Şerrin hayrına hayran , biraz erken davran , senaryosuz bu perde Her doğaçlamamda dilime pelesenk olan sözcüklerden alacaklıyım Alelade cümlelerden yapılan çıkarımlarda ben en derinde saklıyım Tacir ol ve hayal sat, yeme de yanında yat , sana da selam Pandora.. Açıyorum kutunu sus , lanet etmekte Zeus, kim dayanabilirdi bu kura Teşbihlerinde aşka daldın , yarısında uyuyakaldın , üstünü ben örterim. Öteleyemediğin kadar kovalar zaman ,  firarlarda bak ilham perim. Belki de verdiğin her savaş, yeni bir sulhun antlaşması Barış elçilerin yolda dostum, üç vakittir ulaşması

ANEMİ

Aklımdaki bit yeniklerine sarılıp daldım bu geceki düşlere Samimiyetsizlik çığlık atarken , seyre daldım gülüşlere Kaç liman var yanaştığın ve kaç yanaşma var tanıştığın ? Gayri safi mutluluk yok , cari açık bir yığın. Ben Heredot olurdum hep , sen tarihi kahraman Kadranların keyfi çakır , akıp geçerken zaman Anlaşmamız koşulsuz, maddeler geçersiz artık çoktan kalktı bu gemi Sabaha kadar anlatsan da bazen ; bakışlar boş , beyinler ise anemi. Korktuğum şudur ki : yaptıkların yapacaklarının teminatı Bedenin altın kafeste zaten , hayallerin yılkı atı.

GÖÇEBE BİR KUŞ

Dilinden dökülenleri toparlamak, zaman alıcı faaliyet. Akıl baloncuklarındaki ifadeler net, görünürde gayet. En donuk ifadelerin altında bile curcunalardan vazgeçilmez. Aklının kulislerindeki dedikoduları ise kimsecikler bilmez. Hissetmek istediğin basit bir aidiyet duygusu , koşmuş ve yorulmuşsun. Az soluklanayım diye verdiğin molalarda bile göçebe bir kuşsun. Tam şu anda, mantıksal varyasyonlarında rastladığın bir kaçıklasın. Vakit nakitken , kredi çekmek neyin nesi ? Biri bana açıklasın. Kendin çaldın oynadın tamam da bana pişirdiklerin lazım. Sus ve içine sin dostum , nesirler bile yetersiz , ne eylesin Nazım.

KURT ADAM ve PRENSES

Ben zat-i halinize hayran kaldım doğrusu Tepe lambaları eşliğinde Münker Nekir sorgusu Çehren silinirken aynadan gözlerinde kalan kem Uçtu gitti beklentiler açık kalmış pencerem Kelimeler suratsız ve de oldukça inatçılar Zelzeleye beş kala, peydah oldu artçılar Eros bile yaşlanmış , yay elinde eğridir Kurt adam ve prenses , amaç dolunay seyridir. Gözümde büyüttüklerim dillendi, dilimde lanet. Bir ipte iki cambaz durmaz, esaret veya cesaret.

UTANGAÇ MİSAFİR

Karanlık... Işığa hasret bir çift göz , tutsak ruhlar ve de sahipsiz bedenler. Bir yolculuk var besbelli de ne gelenler belli ne gidenler Seyahatler yorucu , bedestenler yetersiz bu benliğimde Uyandırırsın beni ey dost, son durağa geldiğimde Kalkışlar zengin , inişler bir o kadar yoksul ve sen yoksun Ruhumdaki utangaç misafir , söyle neden toksun ?  Aslında koyduğun her nokta, yeni bir cümle başlatan Dilinde yalandan bir dua seni şapşal şarlatan İthaflarım saklı , kim tam anlamıyla haklı, artık özneler gizli Ne sen varsın, ne o, ne de ben , herkes oldu sizli bizli.

SON TANGO

Sezgiler,  ezgilerin gölgesinde son tangoyu beklerken hayallerimiz Paris. Birkaç duygu sahipsiz , derin değil bak iz , sen ben işte onlar, tamamiyle biz. Varoluşunu betimlemekle harcadığın, zaman kaybının ötesi ee biraz da berisi ... Pusuda bekleyen kabusların fragmanıydı aslında şu sevimli düşler serisi. Ah şu ruhuma düşmekten bıkmayan yıldırımlar , yağmurun mu habercisi ? Kuzgun oldum uçuyorum , avareyim ve ne belli gündüzü ,  ne de gecesi. Öylesine takılmaca... kelimelerin raks etsin bırak , ver  aklını kiraya Yakınlar uzak, uzaklar artık çok yakın değil mi ? kimi uçar , kimi halen yaya Ruhun bende vatan toprağıyken , mangandaki en şovanist asker bendim doğrudur. Münakaşalarda sevişen sen , duygusuz olan ise ben , çok eğilme doğru dur.